DÜŞÜNÜYOR MUYUZ?

Sıkılmak adet olmuş yapacak birşeyler arıyoruz. İnsan faydalı olmak, üretken olmak, pozitif bir uğraşla yorulmak istiyor.  Yanlış sokaklara sapıp daireler çizmekten usanıyor. Nerede hata yapıyoruz?

Biraz geriye çekilip, hayata zoom out yapmak ve dünyadaki evrendeki konumumuza bir daha bakmak gerekiyor belki. Neden varız, kimiz, bize neler oluyor. Yani düşünmeliyiz. Düşünmekten kastım alelade bir sürükleniş değil. Ne kadar sağlıklı düşünüyoruz, daldan dala atlayarak, duyguların dürtüleriyle, yanlış bilgilere dayalı varsayımlarla bir söz dizimi trenine mi biniyoruz içimizde, yok sa sebep sonuç ilişkilerine ve delile dayalı sıhhatli çıkarımlarımız mı var?

Harita bölgenin kendisi değildir denir zihin programlama dilinde (nlp), daha da ötesi, harita da doğru olmayabilir. Haritadan maksat zihnimizin şartlanmışlıkları, kalıpları, adeta don tutmuş düşünce kabukları. Nobel ödüllü "Hızlı ve Yavaş Düşünme" kitabında Daniel Kahneman zihnimizin istatistiksel anlamda çok güvenilir olmadığına, düşebildiği yanılgılara dikkat çekiyor. Düşünce hatalarına ilişkin birçok eser var ve her geçen gün yenileri ekleniyor. Şahsen vardığım sonuç şu, insan düşünemeyen, arızalı bir yaratılışa sahip değil, tam da olması gerektiği gibi mükemmel bir beyne ve vücuda sahip. Şu var ki doğru düşünmek otomatik bir süreç değil, emek istiyor, onun da ilkeleri, prensipleri var.

Aslında yeni değil bu konular, mantık ilmi diye bir şey neden var, filozoflar neden var? İşte bu düşünce süreçlerini anlamlı, tutarlı bir yola sokabilmek için belki. Ayrıca mantıklı düşünememek, duyguların seline kapılmak da insanın macerası, tekamülü ve yaratıcılığı için gerekli bir unsur. Hata yapmayan, kuralların dışına çıkamayan, saçmalayamayan bir insanlık da birşeye benzemezdi herhalde. 

Sanatı da unutmamalı, sanat için de biraz delilik lazım. O da mantıkla olmaz. Gördünüz mü deliliğe methiye yazma noktasına geleceğiz. Ancak delilikte raconuna uygunsa güzel. Bir kere delikanlı olacak, özgür olacak, boyun eğmeyecek, yalakalık yapmayacak, özgün ve asil olacak. Seni beni umursamayacak, kendi doğrusunu tellendirecek, kime saçma gelirse gelsin. İşte bir paradoks size, delisi olmayan toplum akıllanır mı? Nevar ki saçmalamanın, hatalar yapmanın, delirmenin de bir sınırı olmalı. Doğru düşünme olmayınca aynı hatalar girdabı dönüp duruyor.

Doğru düşündün diyelim, iş orda da bitmiyor. Doğru davranmak, ahlaklı olmak meselesi geliyor. İnsan olmak zor iş. Öyle çayır çimen gezmekle, gazını salıvermekle olmuyor. Dışına bakman yetmiyor, içinle de uğraşman gerekiyor ki en yaman uğraş da bu. 

Peki çağımız bu içimizle olan uğraş için nasıl bir açılım getirdi, getirebildi mi? Terapiler, ilaçlar çare olabildi mi? İnsanlık maceramızda geçmiş yüzyıllardan daha asil bir hale gelebildik mi? Daha sevecen, içten, anlayışlı, merhametli, sağlıklı mıyız? Tüm dünya ölçeğinde diyorum, ne çıkardık? Huzur olabildik mi? Zor sorular, cevaplaması değil zorluğu, cevaplarının ağırlığı zor olan.

Akıllı olmalıyız önce, doğru düşünebilmeliyiz. Sonra yanlışları farkedip delirmeliyiz, silkinmeliyiz ve güzele, huzura, tekamüle, yarınlara bir yol bulmalıyız. Bu kadar umutsuzluk yetmeli. Yakışmıyor insanlığa.


Kaynaklar

Hızlı ve Yavaş Düşünme: Daniel Kahneman, Varlık Yayınları, Ağustos 2015

Hatasız Düşünme Sanatı: Yapmamanız gereken 52 düşünce hatası, Rolf Dobelli, NTV Yayınları Haziran 2013

Yorumlar

Popüler Yayınlar