Kıymetlimis Kalemler

Kalemleri severim. Elime uygun bir tutuşu olacak. Ucunun kağıt üzerindeki dansı da önemli. Ahenkli olmalı, ne tıkanmalı ne de öyle başı boş kayıp gitmeli. Tarzı olmalı, kavisleri olmalı biraz. 

Ekseriya kalem elimdedir, sürekli bir şeyler karalarım. Kağıt da önemli ama o kadar tutucu değilim. Boş olması çizgisiz olması tercihim. Keyfim yerindeyse çizgileri görmezden gelebilir, onların nizamı içinde yazmayı, çizmeyi sevebilirim bile.

Kalemin hemen hemen her çeşidini denedim, hala da denerim buldukça.  Pastellerden sulusuna, kurusuna boya kalemleri, tükenmezinden uçlu kurşununa, dolmasına ne varsa artık. Eee dolma kalem işi biraz pahalı, öyle her canınızın istediğini alamıyorsunuz. Boya kalemleri de gayet pahalı olabiliyor ama her zaman küçük paketler halinde gönlünüze göre birşeyler uydurabiliyorsunuz.

Tadına vardınızmı her kalem türünün kendince keyifli bir yanı var. Mekanik kalem insana bir kontrol hissi veriyor, güven veriyor. Kırılırsa ucu basar devam ederim. İstikrarlıdır da hep aynı incelikte, aynı kalitede yazım sağlar. Tahta kurşun kalemlerden daha ağırdır, bu da ayrı bir dolgunluk hissi, ciddiyet havası verir. Bazen de hafiflemek, atıp tutmak istersiniz, kaybolup kaybolmadığını umursamamak istersiniz, o vakit de tahta kurşun kalem vaktidir. Havayiliğinden gelir sanatsal kabiliyeti. Bir de emek ister sizden, bas devam et yok onda, adam gibi açacaksın ucunu, raconuna göre ayarlayacaksın tutuşunu, siyahın binbir rengi de seçimine kalmış artık B'den H'ye uzanan uzun bir dizi.

Dolmakalem hoştur, cömerttir, kanından verir kolayca ama kullanmasını bileceksin, zayi etmeyeceksin, kirletmeyeceksin. Tarzı vardır, keskindir ama bilirsen hemhal olmayı yormaz, hızlıdır, nettir, gösterişlidir. Tükenmez kalem de iyi bir yoldaş, güvenilir zanaatkardır. Adı üstünde, kolay kolay bitmez, ucuzdur, temizdir. Bulaşmaz, yayılmaz, üstünden işaretleyici boyalarla, kalemlerle geçebilirsin. Yazıyı sana verir, kendi çekilir.















Ah şu boya kalemleri yok mu. Renkleri ile baştan çıkarır. Kimi tozlu, fondöten gibi dünyanın kirini pasını örter. Kimi mumlu tertemiz, şeffaf, katman katman akar gider. Kimi yağlıdır, gözünüzün açlığını canlılığı ve dolgunluğu ile doyurur. Elinize bulaştıkça bir Picasso olursunuz, DaVinci olursunuz bir süreliğine. Siyah beyaz filimden renkli filime geçmek gibidir, kışkırtıcıdır boya kalemleri.

Neden seviyoruz kalemleri bu kadar? Alet kullanmanın en pratik ve eğlenceli hali belki. Hızla tepki verebiliyosunuz kağıda karşı, kontrol sizde, hükmediyorsunuz. Aksiyonunuzun sonucunu derhal görüyorsunuz. Dokunma duyunuza, görme duyunuza, egonuza hitap ediyor. Kendinize yeni bir kimlik inşa edebilir, sonra da çok önemsemeye başlayabilirsiniz kendinizi onlarla. Amma da yazmışsınızdır, ya da çizmiş boyamışsınızdır. Kendi görüntüsüne aşık olan Narkissos gibi kendi eseriniz hayranısınızdır. Ama hikayenin diğer kısmını hatırladınız mı? Narkissos kendine aşık olan Ekho'ya karşılık vermeyerek tanrıları kızdırmış, bunun için sudaki kendi aksine aşık olmakla cezalandırılmıştır. Ekho'nun aşkı ise heryerde yankılanmaktadır.

Kalemler ile hep kendimize dair, hep kendi dünyamızın sınırları içerisinde raksedersek kendimize olan aşktan artık gerçekleri göremeyebilir daha da kötüsü etrafımızdaki sevgi ihtiyacına duyarsızlaşabiliriz. O zaman kalemimizden başkaları için acı akar, inciten sözler, karanlık resimler akar. Dinlemek lazım Ekho'yu da, etrafı görmek hissetmek, anlamak lazım kalem yolculuğunda. Kalem "kıymetlimis" bizim, taşıyabilmek için hobit kıvamında alçak gönüllük gerek.

Yorumlar

Popüler Yayınlar